8 Ocak 2012 Pazar

KASIM AYI GELİŞİM KARNESİNDE ÖĞRENCİLERİME MEKTUP

Sevgili  Öğrencim,                              18.11.2011
Okula başladığın o ilk günden beri gösterdiğin gayretin ve başarın için seni kutlarım.
Başarılı olmandaki en büyük etkinin öncelikle kendi gayretin ve sabrın olduğunu bilmelisin. Bu gayretin ve sabrın var olduğu sürece başarı ve mutluluk hep seninle olacaktır.
Hayatının her alanında kararlılığını devam ettirmeli, zorluklar karşısında asla vazgeçmemelisin.
Gözlerindeki ışık, yüreğindeki sevgi var olduğu sürece hayatta hep başarılı olacağına inanıyor  ve  seni  çok  seviyorum.


   Ahmet  MERİÇ
3-F Sınıf Öğretmeni

YALAN SÖYLEMEME

Çocuğumuzun yalancı olmasını istemiyorsak…
1.     Yalan söylem davranışını iyileştirmek, önlemekten daha zordur. Önemli olan, çocuğu yalana itecek durumlara meydan vermemektir
2. Anne ve babalar çocuklarına model olduklarını akıldan çıkarmamalı ve doğru model olmalıdırlar
3. Ebeveynin söyledikleri ile davranışları arasında tutarlılık olmalı.
4. Anne ve babalar çocuklarını çok iyi tanımalı ve yapabileceğinin üzerinde davranışlar, başaramayacağı şeyler istememeli
5. Çocuklarınızı, kardeşi ve çevresindeki diğer insanlar ile kıyaslamayın
6. Anne-baba çocuğa aşıdı otoriter ve baskıcı bir tutumla yaklaşmamalı
7. Ebeveyn, çocuğu tehdit etmemeli
8. Anne-baba yalanlan söylemlerine çocuğunu ortak etmemeli” bu yaptığımızı annene söylemeyeceksin tamam mı oğlum”
9. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini anne –babası ile konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir.
10. Yalan söylemekte ısrar eden çocuğa ulaşmanın yolu, kendisini yalan söylemeye iten sorunların çözülmesine yardım etmek ve yalan söylemeyi gereksiz kılacak bir ortam hazırlamaktır.
11. Çocuğun yalan söylemesine neden olan şeye odaklanmalı, yalanın içeriğine değil
12. Çocuğunuz yalan söylediğinde ona bu söylediğinin yalan olduğunu anladığınızı hissettirmeniz önemlidir. Anne-baba bir avcı gibi çocuğun yalanını yakalamaya çalışmamalıdır. Bu çocuğa güvenmediğinizi gösterir ve çocuk nasıl olsa güvenmiyor diye yalan söylemeye devam edebilir
13. Çocuğa yeterli ilgi ve sevgi gösterilmelidir.
14. Çocuğun yalan söylediğini tespit ederseniz, onu bu durumla hemen yüzleştirip yorum yapmayın.
15. Çocuğunuzu hangi durumlarda yalana başvurduğunu irdeleyin. Mesela; Okul başarısında problemi mi var? Baskıcı otoriter tepkinizden mi çekiniyor?
16. Yalanın her türlüsüne karşı olduğunuzu sadece çocuğunuzu uyararak değil yaşayarak, örnek olarak da gösterin.
17. Çocuk yalana başvurmadığında, dürüst davrandığında onun bu davranışının ailesi tarafından fark edilmesi ve bu davranışı pekiştirilmesine yardımcı olunmalı.
18. Yalan, bazen bir patoloji (hastalık) belirtisi de olabilir. Ağır psikolojik dengesizliklerde ya da kişilik bozukluklarında yalana rastlanabilir. Bu durumlarda uzman yardımı alınmalı.
19. İnsanın her yaşta takdir edilmeye ve onaylanma ihtiyacı vardır. Çünkü çoğu kez onaylanma ihtiyacı nedeniyle yalan söylüyor olabilir.

Disiplin, çocuk eğitiminin önemli bir parçasıdır. Disiplinin ilgi alanı ise davranışı etkili bir şekilde ele almaktır; bu nedenle disiplin çocuğun psikolojisinde ve çocuk gelişiminde önemli bir rol oynar. 
Çocukların gösterdiği uyum ve davranış sorunlarının nedenlerinden birisi deanababalarının onlara uygun sınırlar koymamalarıdır. Bazı ailelerde disiplinyok gibidir. Çocuğun tüm davranışları hoşgörüyle karşılanır. "Çocuktur yapar","O daha çok küçük yüklenmeyelim" düşünceleriyle çocuğa sınırsız haklar tanınır.Çocuk istenmeyen bir şey yaptığında anababa yumuşak bir şekilde "Yapma" measjıverir, defalarca aynı mesajı tekrarladıktan sonra ikna edici nedenler veaçıklamalarda bulunulur. Bu arada çocuk istediği şeyi yapmaya devam etmektedir.

Bazı evlerde ise disiplin vardır ancak ne zaman, nerede uygulanacağıbelirsizdir. Annebabanın tutumu aşırı hoşgörü ile sert cezalandırmalar arasındagidip gelmektedir. Normalde izin verilmeyen bir davranış, anne babanınuğraşacak zamanı olmadığında ya da keyifleri yerinde olduğunda görmezliktengelinir. Çocuk nerede durması gerektiğini bilemez. Davranışlarını "Ne zamanyaparsam cezadan kurtulurum" sorusuna göre ayarlar.

Anne babalar kendi ruh durumları, çocuğun yapısı ve çevre koşulları nedeniyleçocuklarına karşı tutarsız davranabilirler. Hiçbir evde her zaman tutarlı olmakmümkün değildir. Burada sözü edilen tutarsızlık sürekli devam edentutarsızlıktır. Birgün görmezlikten gelinen davranış, ertesi gün ağır cezagörüyorsa, annenin yaptığını baba bozuyor ya da babanın verdiği cezaya annekarşı çıkıyorsa, tutarsızlık gerçekten vardır. Tutarlı olmayan yaklaşım gevşekve katı tutumların tüm sakıncalarını taşır. Çocukların sorumluluk almalarınıengeller hem de onları aşırı deneme ve isyana teşvik eder.

Tutarsız yaklaşım içinde annelerin sık başvurduğu yollardan birisi de acındırmayoludur. "Beni çok üzüyorsun", "Sizin yüzünüzden hasta oldum", "Beni birazcıkseviyorsan yapma" diyerek çocuğun söz dinlemesini sağlamaya çalışan annelervardır. Bu yolla çocuk endişelenir ama yine söz dinlemez hatta daha hırçındavranır.

Bütün gün bağıran, azarlayan, söylenen anneler vardır. Çocuk davranışınıannenin ses tonuna göre ayarlamayı öğrenmiştir. Anne en yüksek ses tonuylabağırmadan söz dinlemez. Babaya şikayet etmek, babanın öfkesiyle korkutmak dadiğerbir tutarsız yaklaşım örneğidir. Akşam baba eve gelinceönce çocuklarınbütün gün yaptıkları anlatılır daha sonra "Bu seferlik affet babası bir dahayapmayacağına söz versin" denilerek babayla çocukların arasına girilir. Çocukuyarıların uygulanmayacığını öğrenir, ertesi gün aynı senaryo tekrar yaşanır.

Uygulanması sakıncalı olan ama anababaların sık başvurduğu yöntemlerden biriside çocuğa küsmektir. "Konuşma benimle, ben senin annen değilim", "Git başkaanne bul" cümleleriyle çocuğu yola getirmeye çalışmak ve bunu uzun süresürdürmek çocuğa küsmeyi öğretir. Çocuk tedirgin olur ve annenin kendisiylebarışması için elinden geleni yapar. Sonunda zaten vicdanı rahat olmayan annehiçbirşey olmamış gibi barışır. Bazen anne çocuk arasındaki ilişki küslüköncesinkinden daha yakın olur.

Bir disiplin aracı olarak söz edilmesi uygun olmayan ama günümüzde halenuygulanmakta olduğu için üzerinde durulacak bir yöntem dayaktır. Dayak biranlık öfke ile başvurulan, çoğu kez amacını aşan bir cezadır. Öğretici değeriolmayan, etkisi kısa süren bir yıldırma yöntemidir. Dayak yiyen çocuklarçoğunlukla neden dayak yediklerini unuturlar. O gün babasının kendisinidövdüğünden yakınan bir çocuğa o gün neler olduğu sorulduğunda, olayıhatırlamadığını söyleyecektir. Aklında kalan tek şey dayak yemiş olduğudur.

Disiplin, bir eğitim aracı olarak düşünüldüğünde korkutma, utandırma, gururunukırma gibi kavramlarla iç içe olmamalıdır. Disiplinin iki temel amacı vardır;Birincisi, çocuğa anlaşılır, kesin ve sınırları olan, güvenli bir ortamsunmaktır. Bu ortam çocuğun sağlıklı gelişimi için gereklidir. Disiplininikinci amacı ise, çocuğun kendi kendini yönetme yeteneği yani özdenetimkazanmasıdır. Çocuk denetim altında değilken de öğrendiklerini uygulayabilmeli,kurallara uymayı sürdürebilmelidir. Anababası yanındayken kurallara uyan, amadenetim kalkınca çığrından çıkan çocuk özdenetim yeteneği kazanmamış demektir.

Bazı anababalar, disiplini, sorun olduğu zamanlarda başvurulacak uygulamalarolarak görürler. "çocuğum söz dinlemediği zaman ne yapmalıyım?", "Bana vurduğuzaman ben de ona vurabilir miyim?", "verdiğimiz hiçbir ceza işe yaramıyor, neyapacağımızı şaşırdık" ifadeleri bu bakış açısını tanımlar. Bu anababalar içindisiplin, acil durumlarda dokunulması gereken bir alarm düğmesidir. Böyle birdisiplin anlayışı eğitici değil cezalandırıcıdır. Önceden bir hazırlık yoktur,olay anında tepkisel yaklaşılır. Bu duruma gelmemek için disiplin, yaşamın birparçası olarak görülmeli, "sorunları önceden önlemek için neler yapmamızgerekiyor" sorusuna yanıt aranmalıdır.
Anababaların etkili ve kesin sınırlar koyamamasının bir nedeni de çocuklarınınsevgisini kaybetme korkularıdır. Çocuklar anababanın bu korkusunu hissederlerve sınırlarla karşılaştıklarında onları sevmemekle tehdit ederler. "sen kötübir annesin, senden nefret ediyorum", "çok acımazsızsın, beni hiç sevmiyorsun"gibi cümlelerle annebabaya geri adım attırmayı başarırlar. Hiçbir çocuksınırları isteyerek, memnuniyetle kabul etmez. Çocuğun kural koyan anababaya"Bu kuralları benim iyiliğim için koyduğunuzu biliyorum, iyi ki kurallarınızvar" demesini beklemek yanlıştır. Anababa olmanın zor taraflarından birisi dekonulan kurallar nedeniyle çocuğun kızgın olmasını tolore edebilmek ve geriadım atmamaktır. Çocuğuyla yakın ilişki kurmayı onunla "arkadaş" gibi olmaklakarıştıran anababalar da vardır. Arkadaşlık ilişkisinde eşitlik vardır,taraflar biribirlerine öneride bulunabilir, kararlar uzlaşarak alınır, yaptırımyoktur. Önerilen şey istenirse yapıluır, istenmezse yapılmaz. Oysa çocuklariçin evde tutarlı kurallar ve sınırlar koyan, sevgi ve destek veren bir anababagereklidir. Anababa sınırını koymalı, çok memnun olmasa bile uygulamaya devametmelidir.


Disiplin İçin Önemli İlkeler

1. Tutarlılık disiplin için en önemli ilkelerden biridir. Ana baba çocuğu uygun olmayan bir isteğine birkaç kez "Hayır" dedikten sonra sonunda "Evet" diyorsa,çocuk ısrar etmesinin işe yaradığını öğrenecektir.

2. Anababanın sözbirliği ve işbirliğ yapması disiplin için gereklidir. Anneçocuğa "Dışarı çıkmadan önce oyuncaklarını topla" dediğinde baba "Bırak gitsin,arkadaşları bekliyor" diyorsa çocuk işine gelen kuaralı dinleyecektir.

3. Anababa davranışlarıyla çocuğa örnek olduğunu unutmamalıdır. Anne babaöğrettikleri kuralları kendileinin de sergiliyor olması gerekir. Kardeşinevurduğu için çocuğunu döven bir baba "kimsenin kimseye vurmaması gerekir"kuralını önce kendisi bozmuş olur. Çocuklar anababaların birbirilerine nasıldavrandıklarını gözlemlerler. Eşini sürekli eleştiren ya da ona alaycı birşekilde yaklaşan bir babanın yanında çocuğun kardeşine olumlu ve saygılıdavranması beklenemez.

Anne babaların, çocuklarına karşı tutumlarını etkileyen başlıca faktörler şöylesıralanabilir:
Anne ve babanın zihinlerinde nasıl bir çocuk istedijkleri konusunda, dahadoğumdan önce hayali bir çocuk kavramı oluşur. Dünyaya gelen çocuk, anne vebabanın beklentilerine uygun ıolmadığı takdirde, oluşan kırıklık sonucu, annebabada red etme tavrı gelişir.
Toplumun kültürel değerleri, çocuklarını yetiştirme konusunda anne-babalarıntutumlarını etkiler.
Çocukların sayısı, cinsiyeti ve kişilik özellikleri anne-babanın tutumlarınıetkiler (uyaran çocuk anne-babanın dikkatini daha çok çeker, kendisiyleilgilendirir).

Bütün bunların dışında, anne-babanın kendi çocukluk yıllarındaki deneyimleri,şimdiki tutumlarında etkili olabilir. Çocukluk yıllarında kendi anne babasıylasağlıklı bir etkileşim kuramayan, yeterli sevgi göremeyen bir baba ya da gençkızlık yıllarında aşırı baskı altında büyümüş bir annenin tutumları, bu kötüdeneyimler nedeniyle olumsuz olabilir.

Yine aile içinde eşler arasındaki ilişki, çocuklara karşı takınılan tavrıetkileyen bir başka faktördür. Örneğin, eşiyle anlaşamayan, mutsuz bir anne,tüm sevgisini çocuğuna vererek onunla aşırı derecede bütünleşebildiği gibi, tamtersine, saldırgan bir tutuma da bürünebilir.

ONLAR DA ÇOCUKTU

Prof.Dr.GAZİ YAŞARGİL
6 Temmuz 1925’teAçıklama: http://www.sanalda1numara.net/images/smiliv.gif Diyarbakır’ın Lice ilçesinde dünyaya geldi. Mahmut Gazi YaşargilAçıklama: http://www.sanalda1numara.net/images/smiliv.gif dünyaca ünlü Türk tıp doktoruAçıklama: http://www.sanalda1numara.net/images/smiliv.gif nöroşirüji uzmanı. Mikro cerrahinin nöroşirüji alanında kullanılabilirliğini keşfetti. Epilepsi ve beyin tümörlerinin tedavisi için yeni yöntemler buldu. Nöroşirüji alanında yüzyılın en büyük gelişmelerine imzasını attı. Meslek yaşamını ABD’de Arkansas Tıp Bilimleri Üniversitesi’nde sürdürmektedir. Amerikan Beyin Cerrahları Birliği tarafından “yüzyılın adamı” seçilen YaşargilAçıklama: http://www.sanalda1numara.net/images/smiliv.gif birliğin saygın yayın organı olan Neurosurgery adlı derginin de kapağında yer almıştır.

SABİHA GÖKÇEN
Sabiha Gökçen Dünya'nın ilk kadın savaş pilotu ve ilk Türk kadın pilottur. Sabiha, 22 Mart 1913’te Bursa’da dünyaya geldi. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden ve ağabeyi tarafından büyütülen Sabiha, 1925’te Bursa ziyareti sırasında evlerinin yakınındaki Hünkar Köşkü’nde konaklayan dönemin cumhurbaşkanı Atatürk’e ulaşmayı ve okumak istediğini iletmeyi başarmıştı. Atatürk, ağabeyinden izin alarak kendisini evlat edindi ve Ankara’ya götürdü.

HİDAYET TÜRKOĞLU
Hidayet Türkoğlu NBA'de oynayan Türk basketbol oyuncusudur. Türkiye'de Hido ve NBA'de Hedo (He do) lakabıyla çağırılan Hidayet Türkoğlu, NBA’de oynayan ilk Türkiye doğumlu basketbol oyuncusu olma özelliğine sahip.2009 yılı yazında Toronto Raptors takımıyla 5 yıllığına toplam 31 milyon dollar'lık bir kontrat imzalamıştır.
2.08 metre boyunda olan oyuncu olarak görev almaktadır.

HAZERFAN AHMET ÇELEBİ
17. yüzyılda Osmanlı'da yaşamış Müslüman Türk bilgini. Kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insanlardan olmuştur. uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, Hezarfen olarak anıldığı bilinmektedir. 1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı'nı geçip 3358 m. ötede Üsküdar'da Doğancılar'a indiği varsayılan Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer kişilerden birisidir.

MİMAR SİNAN
Türk, mimar. Dünyanın en büyük yapı sanatçılarından biridir.92 cami, 55 medrese, 2 külliye, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 6 kemer, 10 köprü, 20kervansaray, 36 saray, 8 mahsen, 48 hamam yapmıştır

CAHİT ARF
Cahit Arf (d. 1910Açıklama: Cahit Arf Kimdir( Cahit ArfHakkında-Cahit Arf Biyografisi-Cahit Arf Hayatı) Selanik - ö. 26 Aralık 1997Açıklama: Cahit Arf Kimdir( Cahit ArfHakkında-Cahit Arf Biyografisi-Cahit Arf Hayatı) İstanbul)Açıklama: Cahit Arf Kimdir( Cahit ArfHakkında-Cahit Arf Biyografisi-Cahit Arf Hayatı) Türkiye'li matematikçi. Kendi adıyla bilinen teoremleriAçıklama: Cahit Arf Kimdir( Cahit ArfHakkında-Cahit Arf Biyografisi-Cahit Arf Hayatı) dünya çapında tanınmasını sağlamıştır. Halen 10 TL değerindeki banknotlarımızın arka yüzünde Cahit Arf’in resmi ve teoremi bulunur.

PİRİ REİS
Osmanlı denizci. Dünya haritaları ve denizcilik kitabıyla tanınmıştır. Büyük bir denizci olduğu kadar büyük bir haritacıdır. Pirî Reis, gezip gördüğü yerleri yabancı kaynaklardan da yararlanarak tarihi ve coğrafi özellikleriyle birlikte kitabında anlatmış ve haritalarını çizmiştir. Kitab-ı Bahriye'nin nazımla yazılan ve denizcilikle ilgili tüm bilgilerin toplandığı başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak denizle ilgili gözlem ve deneyim önemi vurgulanır. Fırtına, rüzgâr çeşitleri, pusula ve haritanın tanımından sonra dünyayı kaplayan denizler ve karaların oranı belirtilir. Portekizliler'in denizcilikteki ilerlemeleri ve keşifleri, Çin Denizi, Hint Okyanusu, Akdeniz ve Ege Denizi'ndeki rüzgârlar, Basra Körfezi, Atlas Okyanusu ayrıntılı biçimde anlatılır.


OCAK 2012 DEĞERLER EĞİTİMİ--DOĞRULUK, DÜRÜSTLÜK

Doğruluk:
Doğru olma hali, doğru olana yakışır davranış; yalan ve riyadan uzak olma, namusluluk, dürüstlük. Düşüncenin gerçekle uyuşması, yargı ve önergelerin gerçeğe uygun olmasıdır. İçinde bulunulan durum için iyi ve geçerli olabilecek kararı alabilmek. Menfaatimize  aykırı olsa da her zaman ve her yerde dürüst olmak. Yalan olmayan isabetli, isabetli, yerinde, uygun davranışlarda bulunma.

GÜZEL SÖZLER
Doğruları korumaktan korkmayınız.(M.K.Atatürk) 

Hiçbir ulus yoktur ki etik esaslarına dayanmadan yükselebilsin.
Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen. (Yunus Emre) 

Doğru olan şeyi görmek, fakat bunu yapmamak cesaretsizliktir. (Konfüçyüs) 

Doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçer. (J.J.Rousseau)

Eğri olanın gölgeside eğridir.(Hz.Ali ) 


Doğruluk sonsuzluğun güneşidir, nasıl olsa doğar.(Wendel Philips)
Rabbinin sözü, doğruluk ve adaletle tamamlandı.O'nun sözlerini değiştirebilecek yoktur. (Enam Suresi / 115)

Budur benim hayatta beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun doğrun tek.(M.Akif Ersoy)
 


YEŞİLYUVA 3-F PAZARTESİNE MERHABA

PAZARTESİ TÜRKÇE DERSİMİZ
MERHABA SEVGİLİ ÖĞRENCİLERİM ...
PAZARTESİ TÜRKÇE DERSİMİZDE "OLSAM" ŞİİRİNİ İŞLEMEYE BAŞLIYORUZ.SÜRPRİZ SUNUMLARA VE ANİMASYONLARA HAZIRLIKLI OLUN.
"OLSAM"ŞİİRİ İŞLENİŞİNDEN BAZI BÖLÜMLER:
7- Anlamı bilinmeyen kelimeler belirlenir.
    Dağ-ırmak-yüksek-serin- bulut-kar
Dağ; Yerkabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla çevresine egemen ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine verilen ad.
Örnek cümle:Türkiye'nin en yüksek dağı Ağrı Dağı’dır.
Ağrı Dağı; Ağrı ilimizin sınırları içindedir.
Ağrı ilimiz Doğu Anadolu Bölgemizde bulunmaktadır.

Irmak; Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir
Örnek cümle: Türkiye’nin en uzun ırmağı Kızılırmak’tır.
Kızılırmak Karadeniz’e dökülür.
Yüksek: Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan.
Örnek cümle: Dünyanın en yüksek dağı Asya kıtasındaki Everest ‘tir.
Serin: Az soğuk, ılık ile soğuk arası.
Örnek cümle: Serin havalarda üzerimize hırka giymeliyiz.
Bulut: Yeryüzündeki deniz, göl ve ırmaklardaki suların Güneş’in ısısıyla buharlaşıp atmosferde su buharı şeklinde bir araya gelmesiyle oluşur.
Örnek cümle: Bulutlar soğuk hava ile karşılaşırsa yağmur oluşur.
Kar: Bulutlar çok soğuk bir hava ile karşılaşırsa su buharları buz kristallerine dönüşür. Bu buz parçacıkları birleşerek kümeler halinde yeryüzüne düşer. Bu yağış türüne kar denir.
Örnek cümle: Kar, bir yağış türüdür.
12-Bazı hayallerin gerçekleşebileceği, bazı hayallerin ise gerçekleşemeyeceği ifade edilir.
İlginç bir hayalini çok eski bir tarihte gerçekleştirdiği söylenen Hezarfen Ahmet ÇELEBİ örneği verilebilir.(Kılavuz kitapta yok.)
(İstenirse  yazılı anlatım yapılabilir.)
1638 yılında, Hezarfen Ahmet Çelebi, kuşlardan esinlenerek tasarladığı bir çift kanatla Boğaziçi üzerinde uçmuştur. Boğazın Avrupa yakasındaki Galata Kulesi'nden uçuşuna başlayıp, süzülerek, 3 km'lik bir mesafeyi katedip boğazın Asya yakasına, yaralanmadan, inmiştir. (Ancak bu tarihi kayıtlarla ispatlanmış bir bilgi değildir ve sadece abartılı öyküleri ile bilinen Evliya Çelebi'nin seyahatnamesinde geçmektedir.) (alıntı)

9.Ders: (Yazılı anlatım yapılabilir.)(Ek çalışmadır.Kılavuz kitapta bulunmamaktadır)
 Dünya’mız ve Uzay adlı 5.temamıza hazırlık olması açısından, uzay ve Güneş Sistemi hakkında bilgi verilir.
   Dünya gibi Güneş’in etrafında dolanan başka gezegenler olduğu söylenir. Güneş’in Dünya’yı aydınlattığı ve ısıttığı, Ay’ın  ise dünyamızın uydusu olduğu belirtilir. Diğer gezegenlerde hayat olması için havanın ve suyun olması gerektiği, bunun için bilim adamlarının astronotların sürekli araştırma yaptıkları açıklanır.
Gezegenler Güneş’e yakınlık yönünden sıralanışı defterklere yazılır.1-Merkür,2-Venüs, 3-Dünya, 4-Mars,
           5-Jüpiter 6-Satürn, 7-Uranüs,8-Neptün
Oyun hamurları ile uzaylı arkadaşlar köşesi yapılır. Mukavva kartonların üzerine sergilenir. İstenirse Güneş Sistemi yaptırılır.
Tatil boyunca; evren, Güneş, Dünya’nın oluşumu, Ay’ın evreleri, mevsimlerin oluşumu hakkında araştırmaları istenebilir. CD, dergi gibi konuya uygun kaynak getirebilecekleri belirtilir.





























"OLSAM"ŞİİRİNE DEVAM...

"OLSAM" ŞİİRİNİ SESLİ İZLEYELİM.