TÜRKİYEMSeni boydan boya sevmişim, Ta Kars'a kadar Edirne'den. Toprağını, taşını, dağlarını Fırsat buldukça övmüşüm. Sen vatanımsın, ekmeğimsin Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca.. Zonguldak'ta 63 numara Nazlı sahiller Akdeniz'de. Sevdasın ciğerlerimde parça parça Yarı kalmış dileğimsin. Sen Koçhisar'da tuzum, Sille'de kızım. Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde. Varmışım çiğ köfte yemeye Adana'ya Dadaloğlu'ndan bir koçaklama dilimde: - Şu yalan dünyaya geldim geleli.. Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim Senden bir yara her yerimde. Desteye güreşmişim Kırkpınar'da. Durmuş da yorgunluk çıkarmışım, Bir akşam vakti Dört bardak kırtlama çayla Erzurum'da.. Ardahan'a varmışım yollar uzamış Bel vermiş, yol vermemiş dağlar. - Yüce Tanrı dört yanını bezemiş, Beni yakan bir Konyalı kızımış.. Seni boydan boya sevmişim Ta Edirne'ye kadar Kars'tan. Taşını, toprağını, yiğidini, Fırsat buldukça övmüşüm...Turgut Uyar (1927 - 1985)
14 Ocak 2012 Cumartesi
İSTANBULU DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor derken
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık;
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı,
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular,
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Başında eski alemlerin sarhoşluğu,
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı
Dinmiş lodosların uğultusu içinde.
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan.
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde.
Alnın sıcak mı, değil mi bilmiyorum;
Dudakların ıslak mı değil mi, bilmiyorum
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum...
Orhan Veli Kanık
TÜRKİYE Türkiye, Türkiye dağlarını duman almış, üzümler memleketi, tütünler memleketi, Türkiye, Türkiye çok gülmüş, çok ağlamış, sabırlı, bağrı yanık insanlar memleketi. Bulut gibi köpürmüş topraktan bereketi, pehlivan dağlarında şafaklar büyümüş ve o nehirler delirip gür gür gelirler bir şarkı gibi dağdan denize yürümüş. Sen Türkiye'sin, sağdıcım, kirvem Türkiye. İnsanların, insanların, ah senin insanların, morca gözlerinden öpsem, namuslu gözlerinden, Asiye'm işveli, Hatice fistanı dal işlemeli, sen kırk köyün içinde şanlı Zeyneb'im. Şabanı vurdular yirmi yaşında, köprü başında gel yılmaz Mahmud'um, gel Bilaloğlan. Arabamın atları, deh deh deh aman da, ha burası Karadeniz, gemiler yatar limanda, deryalar aslanı şems-i bahrî Kamil Reis, bu insanlar senden gelir, sana gider, tarlaya savrulmuş buğday gibi Türkiye. Sen Türkiye'sin, ekmeğim, tuzum Türkiye. Omzumda mavzer, koynumda çevresin ve kıl heybemde taze lor peyniri. Gök rengi süt, karanfil rengi şarap, batan güneş gibi bakır taşkömürü ve rüzgara vermiş saçlarını nefti ormanlar ve köylere karşı sarışın harmanlar. Ferik elması, kavun, karpuz, dut ve kayısı, fındık da sende, ceviz de sende, badem de sende, alnımın teri, gözlerimin nuru Türkiye. Sen Türkiye'sin, evim barkım, köyüm obam Türkiye. O senin çifte çarşılı harp görmüş şehirlerin, sahilde Mersin, yayla türküsü Konya. Adana'nın yolları taştan, yola çıkıp Maraş'tan ezanla birlikte vardık bir akşam Urfa'ya. Bursa'nın, ya Bursa'nın ufak tefek taşları, uçan yıldızı dondurur Ardahan'ın kışları. Erzincan'da bir kuş var kanadı gümüş pul pul ve göğe kılıç gibi çekmiş minarelerini şehirler padişahı canım İstanbul. Türkiye, Türkiye, ay'lı yıldız'lı Türkiye, sen Mehmed'sin omuzların Anadolu yaylası, Aladağlar, Toros'lar dev gibi gövden, Sen şehid oğlu, şehid babası, sana selam olsun dünya'dan, hürriyet'ten... ~ Attila İLHAN ~
ÖZDEMİR ASAF' TAN ÖZDEYİŞLER
- AKILDAN, OKULDAN YANA - ETİKA - 115 Her zaman bilenler her şeyi bilmez. Her şeyi bildiğini söyleyenler başka bir şey bilmez. Akıllarını işletmemiş olanlar çok şey bilmez. Çok işletmiş olanlar da her zaman bilmez. ETİKA - 116 Öğrenci sözlü sınavda: Hatırlamadığını bilmediği için bilemiyor. Öğretmen: Bilmediğini hatırlamadığı için, hatırladığını soruyor. ETİKA - 123 Okul birinci sınıfda başlar, yaşam birinci sınıfda biter. Okullarında birinci olanların çoğu yaşama geç bitsin diye mi yaşamda sonuncu kalırlar?
ÖZDEMİR ASAF
ÖZDEMİR ASAF
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)